NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
7 - (2550) حدثنا
شيبان بن
فروخ. حدثنا
سليمان بن
المغيرة.
حدثنا حميد بن
هلال عن أبي
رافع، عن أبي
هريرة؛ أنه
قال:
كان
جريج يتعبد في
صومعة. فجاءت
أمه.
قال حميد:
فوصف لنا أبو
رافع صفة أبي
هريرة لصفة
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أمه حين
دعته. كيف
جعلت كفها فوق
حاجبها. ثم
رفعت رأسها
إليه تدعوه.
فقالت: ياجريج!
أنا أمك.
كلمني.
فصادفته يصلي.
فقال: اللهم!
أمي وصلاتي.
فاختار صلاته.
فرجعت ثم عادت
في الثانية.
فقالت:
ياجريج! أنا
أمك. فكلمني.
قال: اللهم!
أمي وصلاتي.
فاختار صلاته.
فقالت: اللهم!
إن هذا جريج.
وهو ابني. وإني
كلمته فأبى أن
يكلمني.
اللهم! فلا
تمته حتى تريه
المومسات.
قال: ولو دعت
عليه أن يفتن
لفتن.
قال: وكان
راعي ضأن يأوي
إلى ديره. قال
فخرجت امرأة
من القرية
فوقع عليها
الراعي. فحملت
فولدت غلاما.
فقيل لها: ما
هذا؟ قالت: من
صاحب هذا الدير.
قال فجاءوا
بفؤسهم ومساحيهم.
فنادوه
فصادفوه يصلي.
فلم يكلمهم.
قال فأخذوا
يهدمون ديره.
فلما رأى ذلك
نزل إليهم. فقالوا له:
سل هذه. قال
فتبسم ثم مسح
رأس الصبي
فقال: من أبوك؟
قال: أبي راعي
الضأن. فلما
سمعوا ذلك منه
قالوا: نبني
ما هدمنا من
ديرك بالذهب
والفضة. قال:
لا. ولكن
أعيدوه ترابا
كما كان. ثم
علاه.
[ش
(المومسات) أي
الزواني
البغايا
المتجاهرات بذلك.
والواحدة
مومسة وتجمع
مياميس أيضا.
(ديره) الدير
كنيسة منقطعة
عن العمارة،
تنقطع فيها
رهبان
النصارى
لتعبدهم. وهو
بمعنى
الصومعة المذكورة
في الرواية
الأخرى. وهي
نحو المنارة.
ينقطعون فيها
عن الوصول
إليهم
والدخول
عليهم.
(ومساحيهم)
المساحي جمع
مسحاة، وهي
كالمجرفة،
إلا أنها حديد].
{7}
Bize Şeyban b. Ferruh
rivayet etti. (Dediki): Bize Süleyman b. Muğîra rivayet etti. (Dediki): Bize
Humeyd b. Hilâl, Ebû Râfi'den, o da Ebû Hureyre'den naklen rivayet etti ki,
şöyle demiş:
Cüreyc bir manastırda
ibadet ediyordu. Derken annesi geldi.
Humeyd demiş ki:
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in annesi onu çağırdığı vakit, elini
nasıl kaşının üstüne koyduğunu, sonra başını ona kaldırarak çağırdığını tavsif
buyurmasını Ebû Hureyre'nin nasıl gösterdiğini bize Ebû Râfi' tavsif etti.
Annesi şöyle demiş :
— Yâ Cüreyc! Ben senin annenim, benimle konuş!
Annesi ona namaz kılarken tesadüf etmiş. Cüreyc :
— Allahım! Biri annem, biri namazım! demiş ve
namazını tercih etmiş. Bunun üzerine annesi dönmüş. Sonra ikinci defa tekrar
gelerek:
— Yâ Cüreyc! Ben senin annenim. Binâenaleyh
benimle konuş! demiş. Cüreyc:
— Allahım! Biri annem, biri namazım! demiş ve
(yine) namazını tercih etmiş. Annesi de:
— Allahım! Şüphesiz bu Cüreyc'dir. O benim
oğlumdur. Kendisiyle konuştum, fakat o benimle konuşmayı kabul etmedi. Allahım!
Ona fahişeleri göstermedikçe canını alma!
demiş.
Humeyd : Annesi onun
fahişe fitnesine düşmesi için duâ etseydi, bu fitneye düşerdi, demiş. (Ve
sözüne devamla...) Şunları söylemiş: Bir koyun çobanı onun manastırına
sığınırmış. Derken köyden bir kadın çıkmış ve onunla çoban zina etmiş. Kadın
hâmile kalmış. Ve bir oğlan doğurmuş. Kendisine :
— Bu ne? demişler.
— Şu manastırın sâhibindendir, demiş. Bunun
üzerine köylüler baltalarıyla, bel kürekleriyle gelmişler ve Cüreyc'e seslenmişler.
Fakat onu namaz kılarken bulmuşlar. Bu sebeple onlarla konuşmamış. Manastırını
yıkmağa başlamışlar. Bunu görünce yanlarına inmiş. Kendisine :
— Şu kadına sor! demişler. O da gülümsemiş.
Sonra bebeğin başını sıvazlayarak :
— Senin baban kim? demiş. Bebek :
— Benim babam koyun çobanıdır!., demiş.
Köylüler çocuktan bunu işitince (Cüreyc'e) :
— Senin manastırından yıktığımız yeri altın ve
gümüşle bina edelim, demişler. O:
— Hayır! Lâkin siz onu eskisi gibi toprakla
yapın! demiş. Sonra manastıra çıkmış.
8 - (2550) حدثنا
زهير بن حرب.
حدثنا يزيد بن
هارون. أخبرنا
جرير بن حازم.
حدثنا محمد بن
سيرين عن أبي
هريرة،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال "لم
يتكلم في المهد
إلا ثلاثة:
عيسى ابن
مريم. وصاحب
جريج. وكان
جريج رجلا عابدا.
فاتخذ صومعة.
فكان فيها.
فأتته أمه وهو
يصلي. فقالت:
يا جريج! فقال:
يا رب! أمي
وصلاتي. فأقبل
على صلاته.
فانصرفت. فلما
كان من الغد
أتته وهو
يصلي. فقالت:
يا جريج! فقال:
يا رب! أمي
وصلاتي. فأقبل
على صلاته. فانصرفت.
فلما كان من
الغد أتته وهو
يصلي. فقالت: يا
جريج! فقال: أي
رب! أمي
وصلاتي. فأقبل
على صلاته.
فقالت: اللهم!
لا تمته حتى
ينظر إلى وجوه
المومسات.
فتذاكر بنو
إسرائيل
جريجا
وعبادته. وكانت
امرأة بغي يتمثل
بحسنها.
فقالت: إن
شئتم لأفتننه
لكم. قال
فتعرضت له فلم
يلتفت إليها.
فأتت راعيا
كان يأوي إلى
صومعته
فأمكنته من
نفسها. فوقع
عليها. فحملت.
فلما ولدت.
قالت: هو من
جريج. فأتوه
فاستنزلوه
وهدموا صومعته
وجعلوا
يضربونه.
فقال: ما
شأنكم؟ قالوا:
زنيت بهذه
البغي. فولدت
منك. فقال: أين
الصبي؟
فجاءوا به.
فقال: دعوني
حتى أصلي.
فصلى. فلما
انصرف أتى
الصبي فطعن في
بطنه. وقال: يا
غلام! من
أبوك؟ قال:
فلان الراعي.
قال فأقبلوا
على جريج
يقبلونه
ويتمسحون به.
وقالوا: نبني
لك صومعتك من
ذهب. قال: لا.
أعيدوها من
طين كما كانت.
ففعلوا.
وبينا صبي
يرضع من أمه.
فمر رجل راكب
على دابة فارهة
وشارة حسنة.
فقالت أمه!
اللهم! اجعل
ابني مثل هذا.
فترك الثدي
وأقبل إليه
فنظر إليه.
فقال: اللهم!
لا تجعلني
مثله. ثم أقبل
على ثديه فجعل
يرتضع.
قال: فكأني
أنظر إلى رسول
الله صلى الله
عليه وسلم وهو
يحكي ارتضاعه
بإصبعه
السبابة في فمه.
فجعل يمصها.
قال: ومروا
بجارية وهم
يضربونها
ويقولون:
زنيت. سرقت.
وهي تقول: حسبي
الله ونعم
الوكيل. فقالت
أمه: اللهم! لا
تجعل ابني
مثلها. فترك
الرضاع ونظر
إليها. فقال: اللهم!
اجعلني مثلها.
فهناك تراجعا
الحديث. فقالت:
حلقى! مر رجل
حسن الهيئة
فقلت: اللهم!
اجعل ابني
مثله. فقلت:
اللهم! لا
تجعلني مثله.
ومروا بهذه
الأمة وهم
يضربونها
ويقولون:
زنيت. سرقت.
فقلت: اللهم!
لا تجعل ابني
مثلها. فقلت:
اللهم! اجعلني
مثلها. قال: إن
ذاك الرجل كان
جبارا. فقلت:
اللهم! لا
تجعلني مثله.
وإن هذه
يقولون لها:
زنيت. ولم تزن.
وسرقت. ولم
تسرق. فقلت:
اللهم! اجعلني
مثلها.
[ش
(يتمثل
بحسنها) أي
يضرب به المثل
لانفرادها به.
(فارهة)
الفارهة
النشيطة
الحادة
القوية. وقد
فرهت فراهة
وفراهية.
(وشارة)
الشارة
الهيئة
واللباس.
(تراجعا
الحديث) معناه
أقبلت على الرضيع
تحدثه. وكانت،
أولا، لا تراه
أهلا للكلام.
فلما تكرر منه
الكلام، علمت
أنه أهل له
فسألته
وراجعته.
(حلقي) أي
أصابه الله تعالى
بوجع في حلقه.
(مثلها) أي
سالما من
المعاصي كما
هي سالمة].
{8}
Bize Züheyr b. Harb
rivayet etti. (Dediki): Bize Yezîd b. Harun rivayet etti. (Dediki); Bize Cerîr
b. Hâzİm haber verdi. (Dediki): Bize Muhammed b. Sirin, Ebû Hureyıe'den, o da
Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den naklen rivayet etti. Şöyle buyurmuş:
«Beşikte yalnsz üç kişi
konuşmuştur: Biri Meryem'in oğlu İsâ, diğeri Cüreyc'in arkadaşı. Cüreyc âbid
bir adamdı. Bîr manastır yaptırdı. Onun içinde yaşıyordu. Derken annesi
geldi, Cüreyc namaz kılıyordu. Ve :
— Yâ Cüreyc! dedi. Cüreyc :
— Yâ Rabbi! Annem ve
namazım! Dedi. Ve namazına yöneldi. Annesi gitti. Ertesi gün olunca ona tekrar
geldi. Cüreyc namaz kılıyordu :
— Yâ Cüreyc! diye seslendi. Cüreyc :
— Yâ Rabbi! Annem ve namazım! dedi. Ve yine
namazına yöneldi. Annesi gitti. Ertesi gün olunca tekrar geldi. Cüreyc namaz
kihyordu.
— Yâ Cüreyc! diye seslendi. Cüreyc :
— Ey Rabbîm! Annem ve namazım! dedi. Ve yine
namazına yöneldi. Annesi :
— Allâhım! Fahişelerin yüzünü görmedikçe, bunun
canını alma! diye dua etti. Derken Benî israil Cüreyc'i ve ibadetini müzâkere
ettiler. Fahişe bir kadın vardı. Ki
güzelliği dillere destan olmuştu. (Bu kadın) :
__ İsterseniz sizin için
onu fitneye düşürüvereyim, dedi. Ve ona sataştı. Fakat Cüreyc kendisine iltifat
göstermedi. Müteakiben kadın Cüreyc'in manastırında mekân tutan bir çobana
geldi. Ve ona kendisiyle zina imkânını verdi. O da onunla zina etti. Kadın
hâmile kaldı. Doğurduğu vakit :
— Bu çocuk Cüreyc'dendir! dedi. (Köylüler)
Cüreyc'e gelerek onu aşağı indirdiler. Ve manastırını yıktılar. Kendisini de
dövmeye başladılar. Bunun üzerine Cüreyc :
— Size ne oluyor? dedi.
__ Bu fahişe ile zina
ettin ve senden çocuk doğurdu, dediler. Cüreyc :
__ Çocuk nerede? diye
sordu. Hemen onu getirdiler. Cüreyc :
— Beni bırakın da namaz kılayım! dedi. Ve namaz
kıldı. Namazdan çıktıktan sonra çocuğa gelerek onun karnına dokundu ve :
— Ey çocuk! Senin baban kimdir? dedi. Çocuk :
— Filân çobandır, cevâbını verdi. Bunun üzerine
köylüler Cüreyc'e yöneldiler. Onu öpüyor ve sıvazlıyorlardı.
— Sana manastırını altından yapalım, dediler. O
:
— Hayır! Onu eskisi gibi çamurdan yapın, dedi.
Onlar da yaptilai. Üçüncüsü: Bir zamanlar bir çocuk annesini emiyordu. (Oradan)
Şahlanmış bir ata binmiş, kılık kıyafeti güzel bir adam geçti. Çocuğun annesi :
— Allah'ım! Oğlumu bunun gibi yap! diye duâ
etti. Çocuk hemen memeyi bırakt. Ve adama doğru dönerek ona baktı da :
— Allahım! Beni bunun gibi yapma! dedi. Sonra
memesine dönerek emmeye başladı.
Ebû Hureyre: Ben
Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in şehadet parmağı ağzında ve onu
emmeye başlayarak çocuğun nasıl emdiğini anlatmasını hâlâ görür gibiyim, demiş.
Buyurmuşlar ki: (Sonra)
Oradan bir câriye geçirdiler. Sahipleri onu dövüyor ve: Sen zina ettin! Çaldın!
diyorlardı. Câriye ise :
— Bana Allah yeter! O ne güzel vekildir,
diyordu. Çocuğun annesi: Allah'ım! Oğlumu bu câriye gibi yapma! diye duâ ettî.
Çocuk hemen emmeyi bıraktı ve cariyeye bakarak :
— Allah'ım! Beni bu câriye gibi yap! dedi.
Artık burada konuşmaya
başladılar. Anne dedi ki :
— Boğazı tıkanası! Güzel kıyafeti bir adam
geçti. Ben: Allah'ım! Oğlumu bunun gibi yap! dedim. Sen: Allahım! Beni bunun
gibi yapma! dedin. Bu cariyeyi döverek ve: Sen zina ettin! Çaldın! diyerek
yanımızdan geçirdiler. Ben: Allahım! Oğlumu bunun gibi yapma! diye duâ ettim.
Sen: Allah'ım! Beni bunun gibi yap! dedin.
Çocuk şu karşılığı verdi
:
— O adam bir zâlim idi.
Bundan dolayı: Allah'ım! Beni onun gibi yapma! dedim. Bu cariyeye ise: Sen zina
ettin! diyorlar. Halbuki zina etmemiştir. Çaldın! diyorlar. Halbuki
çalmamtşiır. Bu sebeple: Allah'ım! Beni bunun gibi yap! dedim.
İzah:
Bu hadisi Buhari
«Ehâdîsül-Enbiya» bahsinde lahric etmiştir.
Kurtubî: «Beşikte
konuşanların üçe inhisar ettirilmesinde nazar ve teemmül vardır.» demişse de
Aynî, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in hadîsine karşı bu süzün edebe
aykırı düştüğünü belirtorek şunları söylemiştir: «Resulullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem) bunu beşikte konuşanların üçten ziyâde olduğunu bilmezden önce
söylemiştir. O kendisine gelen vahye istinad ederek üç kişinin beşikte
konuştuğunu haber vermiştir. Yoksa beşikte konuşan çocukların sayısı yedidir.»
Yûsuf (Aleyhisselam)'a şâhidlik eden çocuk, Fir'avn'm ateşe atmak istediği
kadının çocuğu, Yahya (Aleyhisselam) v.s. bunlar meyânındadır.
Savmea ve Deyr :
Şehirlerden uzakta hıristiyan papazlarının ibâdet için çekildikleri manastır ve
kiliselerdir.
Burada şöyle bir sual
hatıra gelebilir. Namazda konuşmak namazı bozduğu halde Cüreyc neden namazda konuşmuştur?
Cevab: Hadise Ben-î
İsrail zamanında geçmiştir. Onların şeriatında namazda konuşmak mubah idi.
Nitekim İslâmiyet’in ilk zamanlarında müslümanlara da mubahtı. Sonra bu hüküm
neshedilrniştir. Maamafih Cüreyc'in konuşmasını kelâmı nefsiye hamledenler de
olmuştur. Yâni; hakîkaten konuşmuş değil, içinden geçirmiştir.
Görülüyorki: Cüreyc iki
şey’den birini tercih etmek mecburiyetinde kalmıştır. Ya annesine cevab
verecek, ya namazına devam edecektir. O namaza devamı tercih etmiş, fakat Allah
Teâlâ annesinin duasını kabul buyurarak Cüreyc'i bir fahişe ile karşı karşıya
getirmiştir. Ulema diyorlarki: «Bu hal Cüreyc'in annesine cevab vermesinin daha
doğru olduğuna delildir. Çünkü kıldığı namaz nafile idi. Annesine itaat ederek
cevab vermesi ise vacib idi. Anneye asi olmak haramdır. Namazını hafif tutarak
çabuk bitirmesi annesine cevab verdikten sonra tekrar kılması da mümkündü.
İhtimal ki, annesinin kendisini ibadethanesinden ayrıhp dünyaya müteallik
işlere davet edeceğinden çekinmiştir.»
Çocuğa: «Senin baban
kimdir?» denilmesi iki vecİhle izah olunur :
1- İslâm dininde
zinadan neseb sabit olmazsa da, ihtimal Benî Isrâil'in şeriatında bu caizdi.
2- Burada zina eden
kimseye mecazen baba denilmiştir. Çocuğun cariyeye bakarak: «Allahım! beni
bunun gibi yap! demesi... Günahı olmayan bu câriye gibi, beni de günahlardan
salim kıl.» manasınadır.